Karabaş otu reçeteleri ve tarifi



Aşağıdaki reçeteler de astımın tedavisine yardımcı olacaktır:

* Su dolu cezveye; 2 kahve kaşığı nane koyup kaynan. Her sabah, aç karnınıza bir çay bardağı (şekersiz) için.

* 300 gram inek sütünü kaynatıp üzerine aynı ölçüde soyulmuş sarımsak ilave edin ve ateşten indirn. Bekletmeden 300 gram tereyağı ve 300 gram bal ilave ederek helva kıvamına gelinceye kadar karıştırmaya devam edin . Bu karışımdan her gün bir çorba kaşığı kadar yeyin.

* Yarım litre kadar suya 10 adet iyice yıkanmış lahana yaprağı koyup 15 dakika kaynatın. Ateşten indirilip süzdükten sonra 6 çorba kaşığı süzme bal ilave edip karıştırın. Bu karışımdan, günde bir kere bir çorba kaşığı için.

* Her gün bir kırmızı veya siyah turpu rendeleyip suyunu sıkın, süzün ve bir defada için.

* 4 bardak suya bir tutam meyan kökü koyup kaynatın. Süzdükten sonra içine 2 çorba kaşığı süzme bal ilave edip karıştırın. Sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra birer su bardağı için.

Kür nasıl uygulanıyor? Prof. Dr. Saraçoğlu `nun kitabında, kanserli hastalarda ve diğer şikayetlerde kullanılacak `karabaş otu kürü`nün hazırlanışı ve uygulama şekli şöyle anlatılıyor:

Kür için, kurutulmuş karabaş otunun kökleri hariç tamamı veya sadece tohumları kullanılır. Bir tutam kurutulmuş karabaş otunu yarım iltre kaynamakta olan suya atın . Ağzı kapalı olarak hafif ateşte 2-3 dakika demleyin ves soğumasını fazla beklemeden süzerek suyunu ayırın.

Yirmi günlük kürün uygulanışına gelince; İki günde bir ( yani bir gün içilip bir gün içilmeyecek) akşam yemeklerinden iki saat sonra bir bardak içilecek. İçildikten sonra su hariç yarım saat hiçbir şey yenmemeli. Her içim taze olarak hazırlanmalıdır. ilk 10 gün tamamlandığında bir hafta ara verilir. İkinci 10 günlük küre, aynı şekilde gün aşırı bir bardak içilerek devam edilir. 20 günlük kür tamamlandıktan sonra bitirilecektir. Ancak hastalığın seyrine göre dönem dönem aynı kür tekrar edilebilir.

Not: İlk 10 gün tamamlandığında 5 defa içilmiş olacaktır. Bir hafta aradan sonra ikinci 10 günlük kürde yine 5 defa içilmiş olacaktır. Kısacı 20 günde toplam 10 defa içilmiş olacaktır.

KARABAŞ OTU KANSERE "DUR!" DİYOR.


Vücudu bu ölümcül hastalığa karşı bir kalkan gibi koruyan karabaş otu; beyin, prostat, pankreas, bağırsak ve meme kanseri tümörlerinin büyümesini de durduruyor

Ülkemizde yetişen öyle bitkiler var ki; bilinçli kullanıldığında vücudumuza ne gibi yararlar sağladığını öğrendiğimiz zaman, ister istemez büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz. Bu harika bitkilerden biri de `karabaş otu`.

İdrar yolu enfeksiyonlarından egzema yaralarına, sinirsel baş ağrısından, yüksek tansiyona kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde son derece etkili olan karabaş otunun çok daha önemli bir özelliği tesbit edildi. Bugüne kadar kıymeti yeterince bilinemeyen bu harika bitki, vücudu kansere karşı bir kalkan gibi korurken, mevcut tümörlerin ilerlemesini de durdurmaktadır. Aslında, karabaş otunun tedavi amaçlı kullanımı çok eski tarihlere dayanmaktadır. Osmanlılar döneminde eczanelerde koleraya karşı kullanılması için ferman çıkartılmış olduğu bilinmektedir. Birinci dünya savaşında ise yaşanan ilaç sıkıntısı sebebiyle yaraların tedavisinde mikropları öldürmek amacıyla kullanılmıştır. Tümörleri küçültüyor

Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu , `Bitkilerdeki Sağlık Mucizesi` adlı kitabında 2 sayfa yer ayırdığı karabaş otunun özellikle kanser konusundaki faydaları ile ilgili olarak önemli bilgiler veriyor ve özetle şunları yazıyor: `Ben araştırmalarımda; karabaş otunun akciğer ve kan kanserlerinin ilerlemesinde ve beyin tümörlerinin büyümesinde güçlü bir geciktirici özelliği olduğunu gördüm. Hatta, bazı akciğer, kan ve beyin kanseri hastalarda öylesine etkili ki, onları kesin olarak tedavi edebiliyor. Karabaş otunun içerdiği `perillyl` maddesi, hem hücre bölünmesini önlemekte, hem de beyin, prostat, pankreas, bağırsak ve meme tümörlerine karşı etkin özellik göstermektedir. İçerdiği `geraniol` maddesinin de hem kansere karşı koruyucu, hem de tümör yok edici özelliği var.`

Ayrıca yüksek oranda `rosmarinik asit` içeren karabaş otu, kan doşamını da düzenlemektedir. Çünkü bu asitin en önemli iki özelliği, damar genişletici ve kanı sulandırıcı olmasıdır. İçerdiği `cineole` maddesi ise, anitbakteriyel (mikrop kırıcı), antialerjik (alerji önleyici), sedativ (sakinleştirci) ve hypotensive (tansiyon düşürücü) özelliği olan bir maddedir. Ballıbabagiller familyasından, mavi ve mor çiçekli bir bitki olan karabaş otu, yurdumuzun hemen hemen her yerinde yetişmektedir. Ezildiği zaman çok kuvvetli ve hoş olmayan bir koku çıkarır. Bir türünden karabaşyağı denilen esans çıkarılır.

Astım Tehdidi


Günümüzde bütün dünyayı tehdit eden çevre kirliliği, insan sağlığı açısından da büyük bir tehlike oluşturmaya başladı. Özellikle hava kirlilinin sebep olduğu hastalıklara yakalananların sayısı giderek artıyor. Bunların başında da astım hastalığı geliyor. `Astım Haftası` sebebiyle arkadaşımız Ziya Sandıkçıoğlu `nun hazırladığı haber, bu konuda gelinen noktanın vahametini çok iyi ortaya koyuyor. İşte Türkiye `de astım gerçeği ve bu hastalığa karşı alınabilecek tedbirler... Öldürücü nöbetler

Türkiye `de giderek yaygınlaşan ve toplum sağlığı açısından bir tehdit haline gelen astım hastalığı günümüzde ortalama her 4 evden birinde görülmeye başladı. Ülke nüfusunun yüzde 6`sını etkilediği tahmin edilen astım, çoğu kez nefes darlığı, göğüste tıkanma, öksürük, hırıltılı solunum, hatta bazen öldürücü nöbetlerle kendini belli ediyor.. Astımın ortaya çıkmasında hem genetik yatkınlığın, hem de çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr . Orhan Dalkılıç `Ev tozu akarları ile evde beslenen kedi gibi hayvanlar; hamamböceği, kalorifer böceği gibi haşereler ve küf mantarları en sık rastlanan astım sebepleridir. Polenler, sigara dumanıyla temas, solunum yolu enfeksiyonları ve hava kirliliği, astımla sonuçlanan alerjik duyarlılığın gelişimine yol açar ` diyor.

Tedavi uzun sürelidir.

Geri dönüşü olmayan patolojilerin ortaya çıkmaması için astımın zamanında teşhis edilip, uygun şekilde tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Orhan Dalkılıç bu konuda önemli uyarılarda da bulunuyor: `Astım, hasta hekim ve hasta yakınlarının iş birliği ile tedavi edilebilir. Bu iş birliği olmaksızın sadece doğru ilaçların reçete edilmesiyle hastalık tedavi edilemez. Tedavi uzun sürelidir. Hasta hekimine güven duymalı, tavsiyelerine uymalı, ilaçlarını usulüne uygun şekilde kullanmalı, düzenli olarak kontrollerini yaptırmalı, sorunu olduğunda hekimine kolayca ulaşabilmelidir.`

Karabaş otunun diğer faydaları

Karabaş otunun kanser dışındaki diğer faydalarına gelince; Balgam söktürür, idrar yolu enfeksiyonlarını ve egzema yaralarını tedavi eder, sinirleri ve kalbi kuvvetlendirir, ağrı kesicidir, sinüzit tedavisinde faydalıdır. Sinirsel baş ağrısında, uykuya geçememe halinde, yüksek tansiyonda, kan dolaşımı bozukluğunda, içi huzursuzluğu, yorgunluk ve romatizmada faydalıdır.

Ancak burada bir uyarıda bulunmak istiyoruz; Karabaş otu, çok uzun süre kullanılmamalıdır. Rahatsızlığın ortaya çıkmış olması durumunda sadece yardımcı tedavi amacıyla kullanılmalıdır. Uzun süre kullanılmamasının en önemli sebebi, vücudumuzdaki birçok enzimler için inhibitör (yok etme) etkisi göstermesinden kaynaklanmaktadır.

Karabaş otunun özellikleri



-Balgam söktürücü idrar yolları enfeksiyonları egzema yaraları
-sinir ve kalp kuvvetlendirici ağrı kesici sinüzit
-beyin tümörlerinde akciğer ve kan kanserlerinde sinirsel baş ağrısı
-uykuya geçememe yüksek tansiyon kan dolaşımı bozukluğu
-iç huzursuzluğu yorgunluk romatizma kanı sulandırmak

Karabaş Otu

Ağrı kesici yatıştırıcıdır. Balgam söktürür. İdrar yollarında mikrop öldürücüdür. Sinirsel baş ağrısı, uykusuzluk ve yüksek tansiyon gibi şikayetlerde daha etkilidir. Damar açıcıdır. Vücudu ve bağırsakları kuvvetlendirir. Makat hastalıklarını kuvvetlendirir. Suyu tarçın, karanfil, kimyon, kişniş gibi maddelere içilirse el ve ayak titremelerinden kurtarır.
Bu bitkinin yaklaşık 120 türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Çok yıllık bir bitkidir. Karabaş otunun boyu 30-100 cm. arasında değişir. Bu bitkiye rutubetli yol kıyılarında, kayın ve ladin ormanlarında rastlanır. Gül kırmızısı renkte ve çok güzel çiçekleri vardır. Çiçeklenme dönemi haziranda başlar ve ekime kadar sürer. Ülkemizde Kırklareli, İstanbul, Bolu, Kastamonu, Amasya, Giresun, Rize ve Erzurum illerinde doğal olarak yetişir. Bu bitki, çiçeklenme süresinin uzun olması nedeniyle önemli ballı bitkiler listesinde yer almaktadır. Karabaş otunun balı oldukça açık sarı renkli olup kısmen geç kristalleşir.

Osmanlı Döneminde Karabaş Otu

Karabaş otunun kullanımı çok eski tarihlere dayanır. Osmanlı Döneminde, eczanelerde koleraya karşı kullanılması için ferman çıkartılmıştır. Birinci Dünya Savaşında yaralardaki mikropları öldürmek amacıyla bol miktarda kullanılmıştır.

Karabaş Otu İç Hastalıklara Etkisi

Karabaş otunu hiç bir hastalığa karşı önleyici olarak kullanmayınız. Ancak, rahatsızlığın ortaya çıkmış olması durumunda sadece yardımcı tedavi amaçlı kullanınız. Önleyici olarak kullanılmamasının en önemli nedeni vücudumuzdaki bazı çok önemli enzimler için inhibitör etkisi gösterebilmesinden kaynaklanmaktadır.

Karabaş Otunun Kansere Etkisi

Karabaş otunun akciğer ve kan kanserlerinin ilerlemesinde ve beyin tümörlerinin de genel olarak ilerlemesinde güçlü bir geciktirici ve durdurucu özelliğinin olmasıdır. Hatta, bazı akciğer, kan ve beyin kanserli hastalarda öylesine etkilidir ki onları kesin olarak tedavi edebilir. Karabaş otunun içerdiği perillyl-alkol hem hücre bölünmesini önlemekte, hem de prostat, pankreas, bağırsak ve meme tümörlerine karşı etkin özellik göstermektedir. İçerdiği geraniol maddesinin, kansere karşı koruyucu ve de tümör yok edici özelliği vardır.

Karabaş Otunun Kanı Sulandırması

Kan dolaşımını düzenleyici özelliği yüksek oranda (yaklaşık 5 000 ppm) içerdiği rosmarinik asitten kaynaklanmaktadır. Rosmarinik asitin önemli diğer iki özelliği antiatherosclerotic (damar sertliğine karşı) ve kanı sulandırıcı özelliğinin olmasıdır.

Karabaş Otunun içeriği

Karabaş otunun içerdiği 1,8-cineole; antibakteriyel, antialerjik, sedatif (sakinleştirici), antirhinitis (burun nasal membranında oluşan enfeksiyona karşı), antilaryngitic (ses tellerindeki enfeksiyonlara karşı) ve hypotensive (tansiyon düşürücü) özelliği olan bir maddedir. Genel olarak karabaş otu yirminin üzerinde antibakteriyel özellikli etkin madde içermektedir. Özellikle, içerdiği caryophyllene maddesi staphylococ ve de streptococ bakterilere karşı spesifik (özel) olarak çok güçlüdür.
Sinir ve stres için ne yapmalıyız?

Faydasından ötürü `beyin süpürgesi' dediği Karabaş otunu stres altındaki kişilere tavsiye ediyor. İşyerinde yorucu bir gün sonrasında gerginlik ve zihin yorgunluğu hissediliyorsa karabaş çayı faydalı olabilir. Bir bardak kaynamış suda bir tutam (1-2 çay kaşığı=1,5 gr) karabaş otu 5 dakika demlendirildikten sonra içiliyor. Karabaş otu, huzursuzluğa, sinirsel kökenli bağırsak bozukluklarına, sinirsel yorgunluğa, uyku düzensizliklerine, grip, astım ve romatizmaya iyi geliyor ve dolaylı yoldan kolesterolü düşürüyor. Günlük doz yaklaşık 3 fincan kadar.

Karabaş otu kullanimi



Karabaş otu (KAFA SÜPÜRGESİ) nasıl kullanilmalidir?

KULLANILIŞI: Çaydanlıkta su kaynatılıp indirilecek, bir miktar Kafa Süpürgesi otu konacak. Üzeri örtüldükten sonra üç beş dakika demlendikten sonra bardağa konulup şeker veya bal ilave edilip içilebilir.
Bir günde iki veya üç kere içilebilir.

Bu çay içilirken gerek baş bölgesinde gerek vücutta terleme olursa, ter üzerinde kurutulmamalıdır. Terli çamaşır çıkarıp kuru çamaşır giyilmelidir.

FAYDALARI:1- Kafa süpürgesi bilhassa baş bölgesindeki tıkalı damarları açar. Baş bölgesindeki dışarı atılmayan toksit maddeleri terle ağız burun yoluyla dışarı atar. Sinüzit iltihapları burun ve geniz kanalıyla boşaltır. Ayrıca tüm vücuttaki damarları da açar.

2- Mide ve bağırsağı yumuşatır, gaz sıkışmasına iyi gelir.

3- İdrar sökücü özelliği vardır, Böbrekleri çalıştırır ve temizler, safra ifrazatını artırır. Safrayı çalıştırır.

4- Beyin hastalıklarına iyi gelir.

5- Uyuşukluğu giderir ve vücuda dinçlik ve zindelik verir.

6- Karaciğeri çalıştırır, Karaciğere çok faydalıdır. Ardıç tohumu ile kullanılırsa taş ve kumların dökülmesine daha iyi gelir.

7- Sedatif etkisi vardır.(Sakinleştirici ve rahatlatıcı) Dinlendirici ve rahatlayıcı bir uyku verir(Bu uyku beyin damarlarının açılması ve toksin maddelerin ter ve diğer kanallarla atılmasından ileri gelmektedir. Beyin rahatladığı için uyandığında dinlendirici olmaktadır.

8- Baş ağrısının her türlüsüne iyi gelmektedir. Migren ve sinüzit dâhil her türlü baş ağrısına iyi gelecektir. Bu tedavi de ardıç tohumu ile kullanılması daha iyi netice verir.

Şu hususlara da riayet edilmesi gerekir;

----Terleme olursa ter vücutta kurutulmamalıdır. Mutlaka değiştirilmelidir.

----Banyodan sonra baş ve vücut iyice kurulanmalı soğuk ve rutubetli yerlere çıkılmamalıdır.

----Yattığınız yatağın pencere kenarı, pencere kapı arası cereyanlı yerlerde olmamasına dikkat edilmelidir.

-----Yağışlı havalarda başın ıslanmamasına,ıslak başın rüzgardan korunmasına dikkat edilmelidir..

-----Ayaklar devamlı sıcak tutulmalıdır. Ayakların üşümesi, bağırsak, böbrek, safra ve mide rahatsızlığına ve birçok rahatsızlığa neden olur.

KARABAŞ OTU


(Lavandula stoechas / French lavander / Lavande) Ballibabagiller familyasından, bir veya çok yıllık otsu bir bitkidir. Ezildiği zaman çok kuvvetli ve hoş olmayan bir koku çıkartır. Çiçekleri mavi veya menekşe rengindedir. Bir türünden, "Karabaş yağı" denilen bir yağ çıkartılır. Yurdumuzda alçak maki gruplarıyla birlikte yetişir.

Kullanıldığı yerler: Ağrıları dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyuşukluk giderir, zindelik verir. (*1)Sara ve beyin hastalıklarında kullanılır. Damar sertliğinde faydalıdır. (*2) Lavandula stoechas (yalancı Lavanta çiçeği) Marmara ve Ege bölgesinde yaygın yapraklarından uçucu yağ elde edilir,süs bitkisi olarak da yetiştirilir...

"Fransız lavantası diye de bilinen, karabaş otu, başta Batı bölgelerimizde olmakla birlikte İstanbul'da da yetişmekte. Egelilerin soğuk algınlıklarında sıkça başvurduğu bu güzel bitki de lavanta ailesinden, ancak İngiliz Lavantası gibi büyük çalı formunda değil. Kökten çıkan birkaç dalın üzerinde biberiye benzeri sivri yapraklar oluşuyor. Daha sonra bu dallar uzayıp, lavantadan daha büyük mor bir çiçeğe dönüşüyor. karabaş otunun çiçekleri, kara duta benzer. Üzerinde sonradan çıkan eflatun minik çiçekleri ise üzerine konmuş kelebekleri andırıyor. İngiliz lavantası diye bilinen lavanta, mis kokulu mor çiçekleri olan, uçuk mavimsi yeşil, sivri yapraklı, çalı formunda bir bitkidir. 90 santimetreye kadar uzayabilir, sıcak iklimleri ve kuru toprağı sever. Bir kere ektiniz mi, yerini de sevdiyse genişleyip kocaman bir çalı haline gelir. Odunsu dalların üzerinde oluşan çiçekler yeşilden mora döner, sonra hafiften kurur. İşte bu dönemde artık toplama zamanı gelmiştir. İngiliz lavantası Türkiye'de Ege ve Akdeniz'in dışında İç Anadolu'nun belli bölgelerinde de yetişir, ancak çoğunlukla ekilmesi ya da fideden yetiştirilmesi gerekir. Karabaş otu ise çoğunlukla yol kenarlarında, tepelerde bulunur. Kendiliğinden yetiştiği gibi, doğadan aldığınız bir kök, bahçenizde de yaşamını sürdürebilir. Her iki türde kuru topraklı ve güneşli yerleri sever. Her iki lavantanın da çiçekleri yaz aylarında, çiçekler açtığında toplanır ve gölgede kurutulur.